TÜRK-KÜRT KARDEŞLİĞİ VE BARIŞI SAVUNMAK
PKK’nin her yeni saldırı sonrasında bir gerçekle yüzyüze geliyoruz. Birde bakıyoruz ki, sınırı korumakla görevli Aktütün Karakolu meğer gecekondudan da beter derme çatma bir şeymiş. Para olmadığı için ne karakol yerinden taşınmış ne de daha sağlamı yapılabilmiş. Üstelik bir yüklenici firma karakolu yapması için verilen paraları alıp sırra kadem basıvermiş, ara ki bulasın…
Sonra; Hava Kuvvetleri Komutanı golf sahasında golf oynadığı için, öğleye doğru başlayan karakol baskınını ancak akşam 18.00’den sonra öğrenebilmiş. Türkiye’de yerin yerinden oynadığı baskını nasıl olur da sorumlu olan bir komutan duymamış olabilir? Dahası tepkiler üzerine Genelkurmay sitesinden yapılan açıklama bu tepkilere yanıt olabilir mi, bu o kadar basit bir şey mi?
Aynı komutanın golf merakına gelince; Golf merakı öylesine üst boyutlarda imiş ki, kendi sorumluluk alanlarında 9 golf sahası yaptırmış. Oysa parasızlıktan yapılamayan ve
taşınamayan bir Aktütün Karakolu’nun varlığını bu baskınla birlikte öğreniyor kamuoyu.
Kışın yapılan bir sınır ötesi harekâtı sonrası ABD yetkilileri uzaktan yakından açıklamalar yaparak Türk ordusunun derhal çekilmesi yönünde baskılarda bulunmuşlar, birde görülmüştür ki, harekât durduruluvermiş. Amerika’nın baskısı ile askerin çekildiği yolunda yapılan eleştirilere eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, sert bir açıklama ile yanıt vererek bu tür açıklama yapanları vatan hainliği ile kolaylıkla suçlayabilmiştir. Ne ki sonuç değişmemiştir. Gerçeklerin direngenliği yanlış yerde duranları yalanlayıvermiştir.
Siyasi erke gelince; onlar için halkın çocuklarının hiç mi hiçbir önemi yoktur. Dün nasıl ”kanları yerde kalmayacak” gibisinden bir açıklama yapılarak işin içinden çıkılmışsa yine öyle bir açıklama yapılarak işin içinden çıkılabilir. Zaten bu konuda kamuoyunun sağduyusuna da güvenilmesi gerekir. Önemli olan şey “stratejik ortak” olarak görülen Amerika ile varılan düşün birliğidir. Tayyip, Bush’la görüşmüş; ondan anlık istihbarat sözünü koparmıştır. Böylece bizimkilerin bu istihbarata dayanarak bölgede karıncayı bile izinsiz gezdirmeyeceği sanısı kimi çevrelerde güçlendiği için kulakların üstüne yatılıvermiştir. Oysa bölgedeki bütün olaylardan sorumlu gerçek terörist olan Amerika’dan başkası değildir. Siyasi erkten bağımsızlıkçı onurlu bir duruş beklemenin olanağı kalmamasına karşın, kamuoyu çeşitli yöntemlerle kolaylıkla uyutulabilmektedir.
Önümüzde yerel seçimler vardır. Bu nedenle AKP’nin yaşananların üstüne gitmesinin olanağı yoktur. Bir başka deyişle AKP, üzerine düşen görevi ABD işbirlikçisi olduğu ve Kürtlerden gelecek oyları yitireceği korkusu taşıdığı için yapmayacaktır. Bu yüzden de halkımızın çocuklarının yaşamlarını yitirmelerine göz yumulmaktadır. Son altı yıldır ülkede yaşanan talana baktığımız zaman bizzat AKP’nin bu talanın içinde olduğunu görüyoruz. Neymiş efendim; para yokmuş. Talana ve peşkeşe para bulanlar iş bir karakolun yapımına ve taşınmasına gelince nedense para bulamamakta, işin daha da utanç verici yanı bunu yüzleri kızarmadan açıklayabilmektedirler.
PKK ve yandaşlarına gelince; Bunların yakından uzaktan sola ve sosyalizme yakınlıkları yoktur. Bunlar için etnik köken üzerinden politika yapmak birincil görev haline gelmiştir. Bu yüzden de kolaylıkla en gerici, en sömürücü kesimlerle bağlar inşa edilmekte, hızla sınıf dışı politikalara kayılmaktadır. Bu zemin kirlidir. Bu zemin üzerinden yürüyenlerin, Türk-Kürt kardeşliğini güçlendirmelerinin olanağı yoktur. Bu yüzden ortalıkta barış diye dolaşanların içtenliği açıkça kuşkuludur…